Ofisimizde ilgilendiğimiz ve uzmanlık alanımız olan dava türlerinden, ‘’ Hasımsız Davalar ‘’ başlığı altında düzenlenen kadınlar için bekleme süresinin kaldırılması davalarıdır.
Bekleme süresi bir diğer adıyla ‘’iddet müddetinin’’ kaldırılması, boşanan, herhangi bir sebeple eşinden ayrılan veya eşi vefat etmiş olan kadınların yeniden evlenmesi için getirilmiş kanunla düzenlenen yasal süredir. Kural olarak boşanan veya eşi vefat eden evli kadın, her ne sebeple olursa olsun evliliği sonra erdikten sonra üç yüz gün geçmeden yeniden evlenemez.
Bu sürenin bitiminden önce evlenmeye çalışmak hukuken mümkün olmayıp, uygulamada belediyelere bağlı evlendirme daireleri tarafından nüfus kayıtları kontrol edilmekte ve benzer durumla karşılaşan başvuruculara nikah tarihi dahi verilmemektedir. Yapılması gereken ya yasal sürenin bitmesini beklemek veya bekleme süresinin kaldırılması için dava açmaktır.
Bekleme süresinin kaldırılması davası, 2003 tarihli ve 4787 sayılı Aile Mahkemeleri Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4. maddesi uyarınca Aile Mahkemesinde açılır. Aynı kanun 2. maddesi uyarınca Aile Mahkemesi kurulamayan yerlerde bekleme süresinin kaldırılması davası Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmalıdır.
Bekleme süresinin kaldırılması davasının yasal dayanağı TMK 132.maddesidir;
‘’Evlilik sona ermişse, kadın, evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün geçmedikçe evlenemez.
Doğurmakla süre biter.
Kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması veya evliliği sona eren eşlerin yeniden birbiriyle evlenmek istemeleri hâllerinde mahkeme bu süreyi kaldırır. ‘’
Kanun koyucunun madde gerekçesi ise boşanma ve eş ölümü halinde kadının gebe kalması halinde doğacak çocuğu yasal olarak güvence altına almak, olası nüfus karışıklıklarının önüne geçmektir. Ayrıca kanunen bekleme süresi sadece kadın için öngörülmüş bir süre olup, boşanan veya eşi vefat eden erkek eş istediği zaman evlenebilir.
İddet müddetinin kaldırılması davası, ilgili mahkemenin yönlendireceği hastaneye yazacağı gebelik muayenesi sonucu, hastanın vereceği müzekkere cevabının iletilmesi ile son bulur. İlgili kişi yazıyı temin ederek hastaneye gitmeli ve gerekli tetkikleri yaptırmalıdır. Mahkeme ilgili eksikliklerin tamamlanması sonrası kısa bir süre içinde gerekçeli kararını oluşturacaktır.
İlgili karar evlendirme dairelerince doğrudan uygulanabilir. Kararda karşı taraf olmadığı için ve kararın başvuran lehine geldiği zamanda istinaf başvurusunu yapmaya gerek yoktur bu nedenle kararın kesinleşmesi gerekmemektedir. Ancak olası red durumlarında veya hastane muayenelerinde karışıklık olması halinde karara karşı üst mahkemeye başvuru yolu açıktır. Yani iddet müddetinin kaldırılması davaları kesin karara tabi değildir, karara karşı itiraz edilebilir ve dava hasımsız olarak açılmaktadır.
( * müzekkere = mahkeme tarafından yazılan herhangi bir yazı)
5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 26. Maddesinde vurgulandığı üzere, kadının bekleme süresi, mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren hüküm ifade eder. Eşin ölümü halinde ise , ölüm tarihinden (ölüm belgesinin düzenlenmesi gerekmektedir) itibaren bekleme süresi başlamaktadır.
Kadın, boşandığı eşi ile tekrar evlenirse iddet müddetini beklemek zorunda değildir, dilediği zaman evlenebilir.
İddet müddeti beklenirken ( üç yüz gün) çocuk doğması halinde kanuni karine olarak bu çocuğun babası eski koca sayılmaktadır.
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 285. maddesi “Boşanmadan sonra 300 gün içerisinde doğan çocuğun babası kocadır.” hükmünü getirerek iddet müddetini babalık karinesine bağlamıştır. Bu aşamada resmi olarak nüfus kayıtlarında eski koca baba olarak gözükecektir, ancak daha sonra soy bağının reddi davası açılabilir.
Uygulamada bazı kişilerin biran önce evlenmek için bireysel olarak gebe olmadıklarına dair özel hastane raporu alarak evlendirme dairelerine gitmeleri veya bu raporu dava açarken, dava dilekçesinin ekine sunmalarının hukuken hiçbir geçerliliği bulunmamaktadır. Mahkeme tarafından dikkate alınacak rapor, bizzat kendi yazısı ile temin ettiği hastane raporu olacaktır. Zaman ve para kaybı yaşamamanız adına bu yolu önermiyoruz.
Davalar, sıkı takip sonucu 1 ay gibi çok kısa zamanda sonuçlanmaktadır. (Her dava mahkemesine göre farklılık gösterebilmektedir, emsal olarak sonuçlandırdığımız davalar baz alınmış ve ortalama süre verilmiştir.)
İddet müddetinin kaldırılması talebinde bulunan kadın, bu davayı doğrudan kendisi açabileceği gibi bu hususta uzman bir avukattan hukuki yardım da alabilir. Bekleme süresinin kaldırılması davasının, hukuki olarak teknik bilgilere sahip uzman bir avukat tarafından yürütülmesi davanın akıbeti açısından büyük önem taşımaktadır. İddet müddetinin kaldırılması davalarının, uzman bir avukat aracılığıyla açılması, davaların hem daha hızlı bir şekilde sonuçlanmasını hem de hak kaybı yaşanmamasını sağlayacaktır.
Örnek verecek olursak mahkemeden sadece hastane tebligat yazısını beklemek, mahkemenin iş yükü, postaya verilmesi, posta süreci tüm bu süreçler zaman kaybına neden olacaktır. Oysa ki alanında uzman bir avukatla takip edilmesi halinde UYAP UETS sistemi üzerinden aynı gün içinde yazıyı temin edebilirsiniz.
Konu ile alakalı olarak merak ettikleriniz veya bu makalede cevabını bulamadığınız soruları https://adilbaltas.av.tr/?p=avukata-sor adresinden bize sorabilirsiniz.
Unutmayın bir avukata zamanında danışmak, hiç danışmamaktan daha pahalıdır.
İyi günler dileriz.
YARGITAY KARARLARI
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2017/7288 Esas, 2018/2224 Karar sayılı kararı Medeni Kanun 132. Madde Bekleme Süresine (İddet Müddeti) Davacı, davalıya karşı babalığın tespiti, tazminat ve nafaka davası açmıştır. Davacı ile davalı, 28.11.2014 tarihinde boşandığını, boşanma gerçekleşmeden önce davacının hamile kaldığı ve hamileliğinin dava açıldığı sırada devam ettiğini ve doğumun gerçekleşmediğini ve iddet müddeti içerisinde doğacak olan çocuğun boşandığı eşi davalı olduğundan davalıdan doğum giderleri, maddi ve manevi tazminat ve küçüğe aylık nafaka bağlanması adına dava açılmıştır. Davada, davacının doğum tarihi ile evlilik esnasında hamile kaldığı iddia edilmiş ve evliliğin sona ermesinden itibaren üç yüz gün içerisinde çocuğun doğum yapması nedeniyle çocuk, baba hanesine yazdırılmıştır. Bu nedenle mahkeme tarafından babalığın tespitine ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü Yargıtay tarafından uygun görülmemiştir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2003/10441 Esas, 2003/11142 Karar sayılı kararı Medeni Kanun 132. Madde Bekleme Süresine (İddet Müddeti) Göreve ilişkin kurallar kamu düzeniyle ilgili olduğundan yeni kanunla kabul edilen görev kuralları geçmişe etkili olup, eldeki davalara da uygulanır. Görev kurallarına aykırılık hükmün kesinleşmesine kadar gerek mahkemece gerekse Yargıtay tarafından kendiliğinden göz önünde tutulur. Kadın için bekleme süresinin kaldırılmasına (TMK m.132/son) ilişkin davaların Sulh Hukuk Mahkemesinde görüleceğine dair HUMK’nun 8.maddesi II/4.bendi 4787 sayılı Yasanın 9.maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olup görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu açıktır. O halde mahkemece yapılacak iş, görevsizlik kararı verilerek dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden verilen kararın bozulması gerekmiştir. 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4/1 maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ikinci kitabından kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesinde bakılacağını, geçici 1.maddesi de; sonuçlanmamış davaların yetkili ve görevli Aile Mahkemesine devredileceğini hükme bağlamıştır. Karar bozulmakla sonuçlanmamış hale gelmiştir. Bu açıklama karşısında işin görev yönünden de düşünülmesi zorunludur.